Ortadoğu, tarih boyunca medeniyetlerin kesişim noktası, ticaret yollarının kalbi ve büyük güçlerin mücadele alanı oldu. Ancak son yıllarda bu bölgedeki siyaset, tam anlamıyla bir "şamata"ya dönüştü. Herkesin eli herkesin cebinde, herkesin masada ve sahada farklı ajandaları var. Bir anlaşmazlık çözülmeden yenisi başlıyor, ülkeler ve gruplar arasındaki ittifaklar ise günden güne değişiyor.
İttifaklar ve Anlaşmalar Bulmacası
Bir dönem ezeli düşman olan bazı ülkeler, çıkarları örtüştüğünde bir anda "stratejik ortak" oluveriyorlar. İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki normalleşme anlaşmaları, Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik yakınlaşmalar, Rusya ve Türkiye'nin birbiriyle hem rekabet hem de işbirliği içinde olduğu alanlar bu karmaşanın somut örnekleri.
ABD’nin çekildiği boşluklarda Rusya ve Çin, ekonomik ve askeri varlıklarını genişletiyor. Bölgedeki bazı güçler ise bu yeni oyun kurucuların yanında kendilerine yer açmaya çalışıyor. Suriye’den Yemen’e, Libya’dan Lübnan’a kadar neredeyse her ülke, bu karmaşık jeopolitik oyunun bir parçası olmuş durumda.
Bölgesel Bütünlükler: Raflardaki Eski Haritalar
Ortadoğu'daki siyasi sınırlar, büyük oranda 20. yüzyıl başlarında çizilen ve artık miadını doldurmuş yapay hatlar üzerine kurulu. Irak ve Suriye gibi ülkelerde mezhep ve etnik ayrışmalar, merkezi yönetimlerin kontrolünü zayıflatıyor ve bölgesel bütünlüklerin geleceğini belirsizleştiriyor. Özerk bölgeler, fiili kontrol alanları ve paralel yapılar, resmi sınırların bir süreliğine "rafta kalacağı" izlenimi veriyor.
Kim Kimle Beraber?
Ortadoğu’daki sorunun özeti şu: Kim kiminle beraber ve bu birliktelikler ne kadar sürecek? Kısa vadeli çıkarlar, uzun vadeli vizyonların önüne geçmiş durumda. Örneğin:
Türkiye: Hem Batı'yla NATO üyesi olarak müttefik, hem de Rusya ile enerji ve savunma işbirliğini sürdürüyor. Suriye’de ise sahada farklı güçlerle bazen karşı karşıya, bazen de aynı amaç için hareket ediyor.
İran: Bir yandan Batı’yla nükleer anlaşmalar masasında, diğer yandan bölgedeki vekil güçlerle etkinliğini artırmaya çalışıyor.
İsrail ve Arap Ülkeleri: İran karşıtlığı üzerinden ortak zemin bulmaya çalışan ittifaklar kuruyorlar. Ancak Filistin meselesi hâlâ çözümsüz bir yara olarak duruyor.
Bölgesel Karmaşanın Sonu Var mı?
Ortadoğu’da bu karmaşanın kısa sürede sona ereceğine dair umut pek az. Çünkü çıkarların çatıştığı, sınırların esnediği ve güvenin kolayca sarsıldığı bir bölgede kalıcı barış formülleri zorlu. Yine de diplomasi, akılcı liderlik ve bölge halklarının refahını önceleyen politikalarla bu şamatadan çıkmak mümkün olabilir.
Ancak şu an için siyaset arenası, tam anlamıyla bir "kimin eli kimin cebinde" oyunu oynuyor. Herkes dikkatle bu satranç tahtasında rakibinin hamlesini bekliyor. Ortadoğu’nun kaderi, belki de bu oyunun nasıl biteceğine bağlı...