AB Avrupa birliği sevdasıyla öyle bir sevdalanmışız ki gözümüz bir şey görmüyor. Varsa yoksa Avrupa Birliği… Bu sevdamız, ta 1959 yılında başlamış ve o gün bu gün 59 senedir devam ediyor. Her gelen hükümet, bu sevdayla sarhoş olarak gelmiş ve ülke olarak bizi yeni mükellefiyetler içine sokmuşlar. AB yosması da bizden hep yeni tavizler koparmış.

            Yukarıdaki değerlendirmeyen girmeyen hükümetler, sadece Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın içinde veya başında olduğu hükümetler olmuş.

            AKP hükümetleri ise bu sevda ile daha bir sevdalanmış ve tabiri caizse kör kütük sarhoş bir vaziyette, “bizi AB’ye alsınlar da, ne olursa olsun” dercesine, 2004 yılında koskoca bir Bakanlık kumuş ve bu Bakanlığın kapısına “AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI” levhasını da asarak bu konuda ki çalışmaları genişletmiş ve hız vermiş.

                        

            İşte bu Bakanlık geçtiğimiz günlerde Ankara da ki STK (Sivil Toplum Kuruluşları) nı yani dernekleri, vakıfları ve bazı sendikaları Ankara’da toplantıya çağırmış. Biz de HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneği olarak bu toplantıya bir hazırlık yaparak katılmamız gerektiğine inandığımız için bu yazının devamında okuyacağınız bazı tespitleri yapmış ve bazı soruları hazırlamışızdır. Tespitler yapılırken ve sorular hazırlanırken de bunları bitaraf (tarafsız) bir gözle hazırlamaya çalıştığımızı belirtelim.

            AB BAKANLIK TOPLANTISI

26.Ocak.2016 Salı günü toplantıya gittiğimizde otelin büyük salonunun tamamen dolmuş olduğunu gördük. Madalyalı Gaziler Derneği, Engelliler derneği, Azerbeyanlılar Derneği, Türkistanlılar Derneği, Ankara Üniversitesi AB ile ilgili bazı öğretim görevlileri, bazı spor kuruluşları gibi her çeşitten insanlardan katılmışlardı.

Sayın Bakan Volkan Bozkır, AB ile ilgili bizim her zaman dinlediğimiz teslimiyetçi konuşmasını yaptı. İdealimiz olan AB mutlaka gireceğiz diyerek de iddialı konuştu.

Hiçbir aday devlete yapılmayan ama bize uygulanan “oyala, alma ve taviz kopar” taktiğini 56 yıldır yürüten AB’nin, bizi alacağından bizim zaten ümidimiz yoktu. Çünkü onlar AB ile Hıristiyan Birliğini kurmak istemekteydiler ve bizim Müslüman bir ülke olduğumuzu bildiklerinden de bizi yanlarına almak istememektedirler.

Sayın Bakanın konuşmasından sonra STK’lar da AB hakkında konuşsunlar ve bu konuda ki görüşlerini bildirsinler. Fakat konuşmalar bu şekilde olmadı. Her konuşmacı dernek olarak ne yaptıklarını anlatmaya ve derneklerini tanıtmaya başladılar.

Bu kalabalık ortamda derneğimize bir söz hakkı verilmedi. Ancak bu konuda ki hazırlıklarımızın siz değerli okuyucularımıza tarafından bilinmesini istedim.

HAY-DER’İN TESPİT VE SORULARI

1969 yılından beri yakından takip ettiğim AB ne ait, o yıllarda yayınlanan Makine

Mühendisleri odasının AET adında ki kitabı, yine o yıllarda Bağımsız Konya Milletvekili Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın TBMM meclisine AET ile ilgili verdiği bir gensoru önergesinin Meclis gündemine alınmasını temin için TBMM’de yaptığı konuşma, Hocamızın değişik illerde verdiği “Ortak Pazar” konferansları ve İnternet yaptığım araştırmalarda elde ettiğimiz bilgilere göre aşağıda ki tespitler yapılmıştır.

  • Ortak Pazar’ın kuruluş gayesi, İkinci Dünya Harbinden sonra yıkılan Avrupa’nın

yeniden kurulması ve dünya hâkimiyetini sağlaması projesidir.

  • Müşterek Pazar (AB), Roma Anlaşmasından önce Roma Katolik Kongresinde

karara bağlanmıştır. Bu kongrede zamanın üç Katolik Başbakanı De Gasperi, Schuman ve Adenauer bulunuyorlardı.

  • AB’nin şu ana kadar kullandığı çeşitli isimler bulunmaktadır. Bunlar; AET (Avrupa

Ekonomik Topluluğu), AT (Avrupa Topluluğu), OP (Ortak Pazar) ve şimdi AB (Avrupa Birliği) isimleri bulunmaktadır.

  • AB ile ilk resmi ilişkimiz, 31 Temmuz 1959 yılında AET’ye (Avrupa Ekonomik

Topluluğu) adaylık için başvurmamızla başlamıştır.

-         12 Eylül 1963’de AET ile Türkiye (Demirel hükümeti) arasında ortaklık anlaşması

Ankara’da imzalandı.

-         14 Nisan 1987’de Avrupa Topluluğuna tam üyelik için 1. Özal hükümeti

döneminde AET İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer, müracaatta bulunundu.

-         1 Ocak 1996 Başbakan Çiller, ile AB ile Gümrük Birliği tesis etti..

Henüz AB alınmadığımız halde “Gümrük Birliği” şartlarını kabul etmemiz bize Avrupa’dan gelecek mallara tek taraflı olarak gümrük muafiyeti tanımış oldu ve buna paralel AB ile anlaşma yapmış olan Çin mallarına da kapılarını açtık.

Bu anlaşmadan sonra hammadde, enerji, vergiler ile maliyeti hayli yükselen üretici, imalatçı ve sanayicilerimiz mallarını satamaz oldular ve birçoğu da iflas ederek iş yerlerini kapattılar. Bu kriz sebebiyle birçok insanımız işsiz, birçok aile de aç kaldılar.

         

HAY-DER Gen. Başk Nevzat Laleli