Dr. Müh. Ertan Yülek HAY-DER’in “Cuma sohbetleri” saatinde, “Sanayileşme ve Milli görüş” konulu bir konuşma yaptı ve 20 yıldır hasret kaldığımız; “yatırım, üretim, istihdam, sanayileşme, fakirlikten kurtulma, bağımsızlık, ihracat ve milli gelirin yükselmesi…” konularında bilgiler verdi.
Milli Gençlik Vakfı kurucusu, 1974 den başlayarak 1997 ye kadar devam eden Ağır sanayi çalışmalarının fikir, proje ve tatbikatının motoru, Müsteşarlıklar, Genel Müdürlükler, Adana milletvekilliği, TBMM Plan bütçe komisyonu Başkanlığı, Cumhur Başkanı danışmanlığı gibi çok değişik sahalarda çalışmalar yapan Dr. Müh. Ertan Yülek, HAY-DER’in Cuma sohbetlerinde 14.Ekim Cuma günü bir konuşma yaptı.
Eski İzmir milletvekili ve e. devlet Bakanı ve Prof. Dr. Sabri Tekir, E. Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk ve sanayici iş adamı gibi insanların dinleyici olarak katıldı sohbette Ertan Yülek; “20 senedir birbiri peşinden gelen hükümetler maalesef ülke kalkınmasına değil, gösteriş yatırımlarına ağırlık vermekte, bu sabit tesislerin ise ülke milli gelirine ve istihdama hiçbir katkıları olmamaktadır” dedi.
Yülek konuşmasında; “1973 yılından itibaren MSP’nin hükümetlerde koalisyon ortağı olması münasebetiyle ülkemizde bir ağır sanayi hamlesi yapılmış, 200 kadar Ağır sanayi fabrikasının (fabrika yapan fabrika) temelleri atılarak hızla kurulmaları sağlanmıştır. Bu arada alt yapı hizmetlerini hükümetin yaptığı Organize Sanayi Bölgelerinin sayısı ise 60 kadardır.
“Ağır Sanayi, yaygın, milli, güçlü ve süratli kalkının belkemiği olarak kurulmuştur. Ülke evladının kendi toprağında kendi sevdiklerinin yanın da bir işte istihdam edilmesi, ülkenin birkaç bölgesinin değil bütün yurt sathında yayılarak kalkınmanın vatan sathına dağıtılması gerektiğine inanmaktaydık.
Devlet teşvikleri bu kriterlere göre hazırlandı ve yatırımlar önce devletin eliyle kurulacak daha sonra o fabrikada çalışan işçilerin o fabrikaya ortak olmaları sağlanacak, daha sonra sırası ile ortaklık halka açılacak, sonra bölgeye yayılacak ve tüm ülke geneline yayılacaktı. Konya şeker fabrikasında olduğu gibi Pancar üreticileri kooperatifi fabrikanın büyük hissesine sahip olacaktı.
Ancak 1980 den ve 1997 den sonra gelen hükümetler bu tesisleri blok satışı halinde büyük Holdinglere ve yok pahasına satarak, halkın malı olan fabrikalar Holdingler el koymuş oldular. Bu da yetmedi milletin malı olan fabrikalar özelleştirme adıyla tamamen yabancı kişi ve kuruluşlara satıldılar.
Yatırımlar için krediler, bu gün olduğu gibi kısa vadeli ve yüksek faizli krediler olmamalıydı. Adına “loan” denilen krediler, uzun vadeli (20 – 30 yıl) ve faiz miktarı ise % 1 -2 civarında ve 5 – 10 yıl da ödemesiz şartı olmalıydı. 2002 yılında dış borcumuz 238 milyar dolarken bu gün 650 doların üzerine çıkmış, elde avuçta ne varsa satılmış ama bunlar borçların faizlerini bile karşılayamamıştır” demiştir.
Yatırım, özelleştirme, işsizlik konularında sorulan sorulara da temas eden Yülek; “TUIK, işsizlik hesaplarında oynama yapmıştır. 2002 den önce 3 ayda 1 gün çalışan insan işli kabul ediliyor, işsizler listesine alınmıyordu. Ancak bu tarihten sonra 3 ayda 1 saat çalışan bir insan işli kabul edilmekte, böylece de ülkemizde işsiz sayısı resmi rakamlara göre % 9 civarında çıkmaktadır.”