Adil düzenin teorisyeni ve uygulayıcılarının başında hiç şüphesiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan gelir. Bu konuda verdiği sayısız konferanslarında işin teorisini anlatırken, 1974 – 1980 yılları arasında 3 sefer koalisyon olarak, 1996-97 yılları arasında Başbakan ve koalisyon olarak, idare direksiyonunun bir ucundan tuttu. Her zaman söylediği; “Biz, adil düzeni kuruncaya kadar, bazı uygulamalarla zamandan kazanmalıyız” sözüdür.

                       

1974 CHP-MSP koalisyon hükümeti yeni kurulmuş. CHP, Meclis Başkanlığına bir kanun teklifi vererek, “hafta tatilinin pazardan cumaya alınmasını istemişti.” CHP, MSP’nin sahte mi yoksa hakiki bir milli görüşçü olup olmadıkları çek etmek istiyordu. Görüşmelerden sonra oylama yapıldı ve cumanın tatil olmasını isteyen ancak 48 milletvekili (MSP’nin kendi oyu) çıktı. CHP bile kendi teklifine oy vermemişti.

           

Bir müddet sonra bu sefer MSP kanadı, bir kanun teklifi vererek, “Reklam giderlerinin masrafa yazılmamasını istedi.” Zira masrafa yazılan reklam giderleri maliyetleri yükseltiyor ve sonunda o giderler malı alan halkımız tarafından ödeniyor, denilmişti. Oylama yapıldı ve yine 48 oy “evet” diye çıkmıştı.

           

Bu arada binası bitmiş İ.H.O ları ve yeni Yüksek İslam enstitüleri açılmış, binlerce kur’an kursu çalışmaya başlamış, vekil imamlığı kaldırılarak hepsinin asil imamlığa geçmeleri sağlanmıştı. Bütün okullara ilk defa “din ve ahlak dersleri” konmuş, evlatlarımız edepli terbiyeli yetiştirilmeleri başlanmıştı.

           

Ülkenin her yerine dağılmış 200 den fazla büyük kapasiteli ağır ve gerçek sanayi fabrikaları kurulması, Yüksek planlama kurulundan geçirilmiş, % 0 faizli kredi verebilecek, yatırıma ve üretime ortak olabilecek DESİYAP adında bir banka kurulmuştu.

           

“Gece far ışıklarında fabrika temelleri atılmış” ve bu Motor, traktör, uçak sanayi, takım tezgâhları, hidrolik makinaları, gaz türbinleri, elektronik sanayi, şeker, azot (gübre), çimento gibi temel ihtiyaç maddeleri üretimi yapacak fabrikalar kurulmaya başlanmıştı. Büyük sanayi siteleri, küçük ve orta işletmelerin alt yapıları devlet tarafından yapılarak bunların illerde üretime başlamaları ve milli değere katkıda bulunmaları sağlanmış. 200 yatırım yüzlerce Organize sanayi, oto yollar, köprüler ve Ankara – İstanbul arası hızlı tren kurulması inşaatları başlatılmıştı.

            1980 de Ecevit’in “Güneş Motel” oyunlarıyla AP’den milletvekili transfer etmesiyle hükümet düşürülmüş. Bu esnada 70 fabrika üretime geçirilmiş, 130 tanesi de planlandığı üzere üretime geçmeleri istenmişti. Ancak milli görüşlü hükümetler düşürüldükten sonra bütün yatırımlar atıl bırakılmış ve üretimde olanlar da özelleştirme adıyla satılmıştır.

             

           

8 Müslüman ülkenin devlet başkanları D-8’le bir araya geldiler

           

RP – DYP KOALİSYONU

           

1996 Haziranı’nda iş başına gelen hükümet, bir taraftan devletin bankalara ve dışarıya borçlanmasını önlemek amacıyla 1997 bütçesini “denk bütçe yapacağız” beyanatıyla işe başlamış ve meclisten bu kanunun çıkartmıştı.

           

“Havuz sistemi” olarak isimlendirilen, “Devletin bütün kurumlarında ki paraları bir banka hesabında toplamış”, böylece bu paraların yine devlet kurumuna faizsiz olarak gitmesini sağlamıştır. Faiz giderleri olmayan bu kurumlar, daha büyük kapasitede kurulmuş, ürettikleri malları fiyatı daha düşük olduğunda piyasada rekabet güçleri artmış, mallar vatandaşa daha ucuza intikal etmişti.

           

Adil düzene gidilirken, “Eşel-mobil” sistemi devreye sokulmuştu. Bu sistem, her yıl otomatik olarak enflasyon seviyesinde ücret ve maaşların artmasını ön görüyordu. Güya işçilerin haklarını savunan sendikalar, bu sistemle devre dışı kalacaklarını anlayanca bu hükümetin yıkılması için 5’li çeteyi oluşturmuşlardı.

           

Hükümet, hiçbir yeni fiyat zammı yapmadan ve yeni tek kuruşluk vergi koymadan işçinin, memurun, bağ-kur’lunun, emeklinin maaş ve ücretlerini bir yıl içinde % 300’e varan zamlar yaparak ve halkımızın madden güçlenmesini sağlamıştı.

           

RTUK (Radyo ve Televizyon üst kurulu) kurulmuş, yayınlarında milli değerlerimize ters hareket eden medya kuruluşları takibe alınmış ve cezalandırılmışlardı.

           

Kumarın oynanması ülkemizde yasaklanmış, kumarhaneler kapatılmıştı. Ülkemizde barınamayacaklarını anlayan kumarhaneler, kürkü Kuzey Kıbrıs Türk devletine atmışlar ve oraya yerleşerek icrai faaliyetlerine orada devam etmişlerdi.

           

REFAH-YOL Hükümetinin iktidara gelmesinin hemen ilk ayında, önce İran ziyaretiyle başlayan bir seri ziyaretler, 1 ay gibi kısa bir zamanda tamamlanmıştı. Türkiye'nin daveti üzerine İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'nın (8 ülke) katılımıyla 22 Ekim 1996 tarihinde İstanbul'da önce  "Kalkınmada İşbirliği Konferansı" oluşturmuş, bu konferansın ardından 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul'da yapılan Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi ile D-8 resmen kurulmuştu. Bu kuruluşun içerisinde hiçbir Batılı devletin bulunmaması ve “İslam Birliğinin çekirdeği” olma özelliğini taşıyor olmasıydı.