Dolardaki aşırı yükselme ve bozulan ekonomik şartlar nedeniyle 6-7 aydan beri faiz oranlarını düşürme sürecine giren T.C. Merkez Bankası da 24.11.2016’da yaptığı PPK toplantısında haftalık repo ihale faiz oranını % 7.50’den % 8.00’a çıkarmış ve 50 baz puan artırmıştı. 20 Aralık 2016’daki toplantısında ise repo ihale faiz oranını değiştirmedi.
Tabi dolardaki artış sadece Sanayiciyi değil tüm toplum kesimlerini etkilemekte ve ithal malların fiyatlarında özellikle de petrol ürünlerinde aşırı yükselmeye sebep olmaktadır.
Mesela 23 Kasım 2016’da benzinin litresine 16 kuruş, motorinin litresine de 11 kuruş zam geldi. Akaryakıta gelen zam tüm mallara anında yansımakta ve enflasyonun yükselmesine sebep olmaktadır. Faizdeki ve Döviz fiyatlarındaki artış ekonomide başka olumsuzluklara da sebep olmakta, Sanayici bu şartlarda yatırım yapamamaktadır. Yeni yatırımlar olmayınca işsizlik artmakta, üretim düşmektedir. Üretim düşünce de ihracat azalmakta, dış ticaret açığı ve dolayısı ile cari açık artmaktadır. Cari açık artınca ülkemizdeki ekonomik sıkıntı dayanılmaz bir hal almaktadır. Ekonomik sıkıntılar daha fazla artmadan Hükümeti tedbir alması gerektiği konusunda uyarmak istiyoruz.
Evet, kısaca özetlersek; ABD ekonomisi iyileşme sürecine girdi. Rus ekonomisi sıkıntılı, Almanya’da büyük bir ekonomik durgunluk yaşanıyor, AB’nin önde gelen ülkelerinden Fransa’da, İtalya’da ve İspanya’da ekonomik durum pek iç açıcı değil. Geri kalan AB ülkeleri 2008’deki ABD krizinden sonra hala sıkıntıda.
Komşularımız olan ülkelerdeki ve diğer dünya ülkelerindeki (Suriye, Irak, Mısır, Pakistan, Bangladeş, Libya, Tunus gibi) kaotik durum malum. Bu durum 2013’de, 2014’de, 2015’de ve 2016’da Türkiye ekonomisini etkilemiştir. Bu durum 2017’de etkileyecektir. Bütün bu gelişmeler için gerekli tedbirler alınmalı, ihracatta da komşu ülkelere, AB ülkelerine ve ABD’ye bağımlı kalınmamalı, yeni pazarlar aranmalı ve bulunmalıdır.
İŞSİZLİK
İşsizlik sadece maddi sıkıntı anlamına gelmiyor. İşsiz kalmak aynı zamanda psikolojik ve fiziksel sorunlara da yol açıyor. Günün büyük bir bölümünü kaplayan iş elden gidince insan boşluğa düşüyor. Çalışmayan insan kendini değersiz ve işe yaramaz hissedebiliyor.
Ekonomik manada işsizlik, çalışabilecek durumda olan insanların cari ücret seviyesinde bir ücretle çalışmaya razı olması ve iş aradığı halde iş bulamaması durumudur. İşsizlik oranı da bu durumda olan işsizlerin sayısının toplam iş gücüne oranı olarak tanımlanabilir.
İnsan emek harcayarak eşyayı faydalı hale getirir. Ya da enerjisini harcayarak, emeğini harcayarak mal ve hizmet üretir. Eğer bir insan çalışabilir durumda ise o insana iş imkânı sağlanması gerekir ki çalışıp üretsin. Üretimi karşılığında bir gelir elde etsin ve bu geliri ile de geçimini temin etsin, hayatını sürdürebilsin.
Bütün iktisadi sorunlar yaşama ile çalışma arasındaki dengesizliklerden kaynaklanır. Üretim olmadan yaşamaya süreklilik kazandırmak mümkün olmadığı gibi, çalışmadan üretime süreklilik kazandırmak da mümkün değildir. İşgücü depolanamayan bir üretim faktörüdür. Eğer bir ülkede 3.500.000 işsiz insan varsa o ülkede günde 3.500.000 insanın enerjisi âtıl durumdadır, değerlendirilemiyor demektir.
Bir ülkede uygulanan ekonomik politikalar eğer çalışma özelliğine sahip olan iş gücüne iş sağlayabiliyor ise başarılıdır, eğer iş imkânı sağlayamıyorsa başarısızdır. Bu açıdan işsizlik oranı ekonomideki başarının en önemli göstergesidir.
21. Yüz yıldayız. Türkiye’deki işsiz insanlarımızın kesin sayısını bilemiyoruz. Bugün hala Türkiye’de işsiz insanlarımızın sayısı TÜİK’in yaptığı “Hane Halkı İşgücü Araştırması “sonuçlarına göre belirleniyor. Bu belirlemelere göre 2014 ve 2015 yıllarındaki işgücü durumu (Tablo 1. 2014 ve 2015’de İşgücü Durumu - Yıllık)
Aynı tabloda Türkiye’de 2014’de % 9,9 olan işsizlik oranı 2015 yılında % 10,3 olmuştur. İş bulmadan umudunu kesenler ile gizli işsizler de buna ilave edilirse bu oranın çok daha yüksek olacağı; % 16-17 hatta % 18-20 olacağı açıktır. Bu yüksek işsizlik oranı iktidarı başarılı göstermek için bir kısım medya tarafından “2015’de işsizlik oranı % 9’dan düşük çıktı” diye verilebilir. Ama kim ne derse desin biz bu işsizlik oranı çok yüksektir.
Basınımızda yer alan bir hususu göre eğer halkımızın çalışmak isteyenleri Türkiye’nin üyesi olduğu OECD ülkelerindeki ortalama kadar olsa (%71) ve iş gücü verileri de OECD ülkeleri ile aynı değerler (15-64 yaş) esas alınarak bir hesap yapılsa, Türkiye’de işsizlik oranı çok yüksek yaklaşık %30, hatta daha fazla olurdu. Bu bakımdan yöneticilerimizin AB üyesi İspanya’da işsizlik oranının %25 olduğunu söylemeleri gerçeği fazla ifade etmemektedir. Zira İspanya’da işgücüne katılma oranı %75, Türkiye’de ise %51’dir.
Tablo 1 incelendiğinde, 2015 yılında genç nüfustaki işsizlik oranının % 18,5 olduğu, yani % 10,3’lük işsizlik oranının da çok üstünde olduğu görülmektedir.
Kaynak; Prof. Dr. Latif Öztek - Tablo ve grafikler TÜIK