Rahmetlik Erbakan Hocamız, Almanya’da uzun süre kalmış bir silah üretim fabrikasında başmühendis olarak çalışmıştı. Leopar tanklarının ateşleme sisteminde yaptığı değişiklikle tanklara aşırı soğuklarda yakıt donmasını önlemişti. Bu sebeple de Almancayı ana dili gibi bilir, Alman tarihinden örnekler verirdi.
İsmi hatırımda kalmadı, Hocamız; “Alman tarihi ikiye ayrılır. Falan kraldan öncesi ve falan kraldan sonrası diye. Bu kral ne yapmıştır ki, yaptığı şeyle Alman tarihinin iki bölümde tasnif edilmesi sağlamıştır? Bu kral tahta çıkmadan önce bütün Alman üniversiteleri ve Alman ilim adamları “ilim, ilim içindir” mantığıyla çalışır ve “havanda su döverken” bu kral gelince; “Olmaz böyle şey. Biz ilim ve ilim adamları için milyar Mark harcarken bu paraların boşa gitmesine seyirci kalamayız. Onun için bu günden sonra “ilim, fayda içindir” kuralın ile hareket edileecek, ilmi milletimizin ve memleketimizin faydasını sunacağız” diyerek başlamıştır. İkinci dünya harbinden mağlup çıkan, galip devletlerle yapılan anlaşma gereği kendi silahlarını kendi yapamayan ve hatta ordusu dağıtılan bir Almanya, bu gün dünya üzerinde hatırı sayılır bir sanayi devi haline gelmiştir.”
İLİM, FAYDA İÇİN OLMALIDIR
Bizim ilim adamlarımız, Hocalarımız, Vaizlerimiz da bu gün “ilim, ilim içindir” esasına göre çalışmakta, yeryüzünde çeşitli maddi ve manevi sıkıntılarla boğuşan milletimizin derdine dermen aramamaktadırlar. Diğer bir ifade ile İlim adamlarımızın seviyesi o kadar yüksektir ki onlar bulutların üzerindedirler. Hâlbuki bizler yar yüzündeyiz. Biz onları anlayamıyoruz, onlar da bizim derdimize dermen olmuyorlar. Ama 170 de fazla Üniversitemiz, milyonlarca Prof. Doç. Dr. ve öğretim görevlisi milyarlarca lira maaş almakta ama telif eser yazma, araştırma yapma, buluş ve icat gerçekleştirme de dünya üniversiteleri arasında son sıralarda gelmekteyiz.
Bütün bu girizgâhı “En güçlü silah Medya” kitabım için yazıyorum. Bu medyanın bütün insanlığı ya bir maymun veya bir koyun sürüsü yaptığı gerçeğini anlayacak ve bunu hazırlayacak eserlerle halka aktaracak bir tek ilim adamımız yok mudur?
“Flört yangını” kitabım ailenin korunmasında çok büyük bir görev yapmaktadır. Flörtün kaynağı üniversitelerimizdir. Nerede bizim anlı şanlı Profesörlerimiz? Nerede flörtün sosyal, kültürel, ahlaki boyutlarını anlatan eserler? Akademisyenlerimiz ne ile meşguldürler?
Gün geçmiyor ki medyadan bir genç kızımızın kaybolduğu haberini duymayalım. Bu kızlarımız niçin kayboluyor? Bu kızlarımızı kimler kaçırıyor? Bunların hayatları nasıldır ve akıbetleri ne olmaktadır? Gazinolar, pavyonlar, Genelevler ve Genel dairelerde çalışan ve sayıları bu gün on binleri bulan kadın ve kızlarımız buraya nereden ve nasıl gelmişlerdir? Bunların buradan kurtarılması, ailelerine teslim edilmesi için neler yapılmalıdır? Bu kadınları bu bataklıktan kurtarmak ve hayata hazırlamak için nasıl bir rehabilitasyona ihtiyaç var mıdır? Varsa nasıl yapılacaktır.
Sanayimiz böyle, eğitimimiz böyle, ekonomimiz böyle, ahlaki değerlerimiz böyle, siyasi çalışmalarımız düşmanlık ve ötekileştirme üzerine kurulmuş. Bunun düzeltilmesi, aynı vatanda yaşayan insanların kardeşliklerinin bozulmaması için neler yapmak lazım?
Bu benzeri konuları ilim adamları düşünmeyecek de kim düşünecek? Kim yazacak? Bunları kim toplumun ve idarecilerimizin gündemine getirecek? Arkasında bulunan Siyonist bir güce sahip Solcusuyla, sağcısıyla, ırkçısıyla, şeriat söylemi ile Kapitalist ve Komünist medya mı, bunları millete duyuracak? Bu medya bu gibi yaralarımızı gündeme getirmiş olsaydı bu güne kadar birçok kereler getirirdi. Hâlbuki bu medya tam tersini yapmakta, “yangına, körükle gitmektedir.”
MEDYA NE KADAR MİLLİ
Bu gün medyamız; “Dam başında saksağan, vur beline kazmayı…” gibi hiçbir işimize yaramayan konuları işlemekte, milletin ahlakını ve moralini bozmak için masa başı uydurma haberler yayınlamaktadır.
Hiç unutulmaması gereken gerçek şudur. Bir medyayı (televizyon, gazete, radyo, dergi, sosyal medya…) takip eden bir insana yanlış bilgiler veriliyorsa, o insan bu yanlış bilgilerle yanlışa gitmeye mahkûmdur. Tabii bu haliyle de dünya ve ahiret saadeti onun için bir hayal olur. Doğru bilgiler, kendisine hakkı ölçü olarak almış medya tarafından aktarılır. Bu medya ve bu medyanın peşinden gelen insanların sayısı az bile olsa…
Bütün gençlerimize, dernek, vakıf, siyasi parti ve sendikalara tavsiye ediyorum. “En güçlü silah MEDYA” kitabımı bularak mutlaka okusunlar. Bu kitaptan paket paket alarak çevrelerindeki insanlara dağıtmalıdırlar.
Benden bu kitabın hazırlanması ve dağıtımda bize yardımcı olmanızın sizlere söylenmesidir. Vebal, bu yazıyı okuduğu halde “kılı bile kıpırdamadan duranların…” üzerine olacaktır. e-mail: rahimozkol@gmail.com Tel: 0.312.229 47 75