Bu gün Pazar Zonguldak’ta son günümüz. Önce SP İl divan toplantısı ve Basın toplantısı, arkasından da bir konferansımız var. Tabii bunlar öğleden sonra… “Öğleye kadar ne yapacağız?” diye sordum İbrahim Işık Bey’e. O da bana “ O halde size Zonguldak’ı gezdireyim” dedi ve beni TKİ’nin deniz sevkiyatının yapıldığı limana götürdü.

Limanda bir kısmı Mühendis, bir kısmı teknisyen 8 – 10 TKİ mensubu oturmuş sohbet ediyorlardı. Biz de onların sohbetine katıldık. Anadolu misafirperverliği burada da karşımıza çıktı ve hem deniz kenarında hem çayımızı yudumladık ve hem de programa dâhil olmayan bu insanlarla ülke meseleleri hakkında sohbet ettik.

Sahil kenarında bir başka gurupla daha karşılaştık ve onlarla da sohbet ettik. Benim Flört yangını, En güçlü silah MEDYA, Dünya ve ahret saadeti ile Müslüman’da seviye isimli kitaplarımı Kanada’ya gidecek arkadaşımıza hediye ettik.

BASIN TOPLANTISI

Saadet Partisi İl divan toplantılarına büyük önem vermektedir. 80 ilde yapılan İl divanlarına Genel Merkezden bir müfettiş veya bir yetkili o ilin il divan toplantısına katılır.

İl divan toplantısına bir hafta önce ilçe divan toplantısı yapmış bütün ilçelerin yönetim kurulu üyeleri, İl yönetim kurulu üyeleri, Genel Merkez yetkilisi katılmakta ve bir ay önceki teşkilat, tanıtım, eğitim, yan kuruluşların çalışmaları gibi yapılan bütün çalışmalar gözden geçirilmektedir. Çalışmaları tam yapanlar takdir edilmekte, eksik yapanların neden dolayı eksik yaptıkları araştırılarak o zorluk hep birlikte giderilmeye çalışılmaktadır. Böylece her alanda teşkilatın bir adım daha ileriye gitmesi sağlanmaktadır. Bunu bir Hadis-i Şerifle ifade edecek olursak; “İki günü birbirine müsavi olan, ziyandadır” dememiz gerekir.

Zonguldak il divanı toplantısı başında yaptığım Basın toplantısında özetle;

“Ülkemiz ve bütün dünya bugün çok kritik bir noktada bulunmaktadır.

Endişeliyiz… Ülkemiz büyük bir kaosun içine sürüklenmek isteniyor.

            Ülkemizde başta ahlak bozukluğu olmak üzere ekonomide (Her yıl 60 milyar dolar faiz ödememize rağmen iç ve dış borç toplamı 800 milyar dolara yükselmiştir), sanayide, iç ve dış ticarette (ithalat giderek artmakta, ihracat azalmaktadır. Dış ticaret açığı artmaktadır), hukuk da, ilimde, siyasette, iç ve dış politikada, eğitimde (eğitim sistem durmadan değiştirilmektedir, gençlerin yetişmesinde), üretimde (çiftçilik, besicilik, hayvancılık, süt ve et üretimi durma noktasına geldi), sosyal hayatta (fakirlik ve işsizlikte, sigara, içki ve uyuşturucu kullanımında artık 13 yaşların telaffuz edildiğini, tek başına metro ve otobüsle evine veya okuna giden kızlarımızın bir punduna getirilerek kötü yollara düşürüldüğünü) görmekteyiz. Bu ve benzeri yaşanılan olumsuzluklar milletimizi boğmak üzere olduğuna inanıyoruz.

            Siyonizm’in, ülkemizi de içine alan “Büyük İsrail’i kurma hayalinin” giderek gerçekleşmekte olduğunu, Suriye ve Irak’tan sonra ülkemizin de terör ve anarşiye sürüklendiğini, her birçok şehidimizi gözyaşlarıyla defnetmekte olduğumuzu ve anaların giderek daha çok ağladığını görmekteyiz.

            İslam âleminin kan ve gözyaşı içinde kıvrandığını görüyoruz. Liderimiz Rahmetlik Erbakan tarafından kurulan ve bu yıl yönetimi bize devredilecek olan D-8 idaresi için bir çalışma yapmaz ve D-8’in aidatını bile ödemezken, ille de AB birliğine gireceğiz sakızını daha hızlı çiğniyoruz. Bunun için AB için Bakanlığı bile kuruyoruz.

Bu çalışmalarla Saadet Partisini her an seçimlere hazır tutmak görevimizdir. Çünkü

bizim; “İster isen sulh-u salah, hazır ol cenge…” diyen bir atasözümüz var.

Genel Başkanımız yaptığı istişarelerle ülkemizi ilgilendiren bütün konularda olaylara

“milli görüş gözlüğünden bakarak” yorumlar getiriyor. Böylece bütün teşkilatımız olayların karanlık yüzlerini tanıma imkânı buluyor ve ortak tavır belirlemiş oluyor.

Genel merkezimizde teşkilat mensuplarımızın, gençlerin ve hanımların eğitimleri

devamlı olarak yapılmaktadır.

Kadrolarımızı inançlı insanlardan meydana gelmiştir. Bu kadro yine yönetimde ve icraatta destanlar yazmayı beklemektedir.

“Biz de Hocanın öğrencileriyiz” diyenlerin icraatlarıyla bizim birer gölgemiz oldukları milletimiz tarafından anlaşılmıştır.

Milletimiz ilk seçimde “Aslı, gerçeği varken gölgesiyle kim uğraşır” diyerek Saadet Partisini yeniden iktidara taşıyacak ve “Adil bir düzenin” kurulmasını isteyecektir.

Bugün Zonguldak’tan bütün milletimize bu müjdeyi vermek için buradayım.

BİR KEHANET

Basın toplantımızın sonunda sizin dilinizle size bir kehanette bulunacağım. Aslında

biz buna kehanet demiyor, olaylara ve söylemlere milli görüş gözlüğünden bakıyor ve bir de olaylar arasındaki bağlantıyı kuruyoruz. Böylece bizim için “Perşembenin geleceği Çarşamba’dan belli olan” şeylerdir.

Rahmetlik Liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 30 – 40 önce söylediklerine

bakarak, “Hoca gerçekten doğru söylemiş ama biz onu anlayamamışız” diyenlerin sayısı bu gün o kadar çok ki…

AKP iktidarının aldığı kararlar ve çıkardığı kanunlarla (Azınlık vakıfları kanununu) Sultan Fatih’in şehri İstanbul’da yakın bir gelecekte “Vatikan benzeri” devlet kurulacak. Adı “Fener Rum Ortodoks Devleti” olacak olan bu nevzuhur devletin ilanını, ülkemizin bir badireli hal içine girince yapacaklar.

İlk seçimde sözü ve özü bir olmayanları mutlaka tasfiye edecek, sözü ve özü doğru insanları iktidara taşıyacağız. Ondan dolayı; “Milletimizin saadet ve selameti için, Saadet Partimizin başarısı için, yaşanabilir bir Türkiye için, yeniden büyük Türkiye için ve yeni bir dünya için bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz. Gazanız mübarek olsun”