Gazeteci olmak öyle kolay olmuş ki; canı sıkılan bakıyorsun cebinde hatır için verilmiş bir kimlik, her fırsatta gazeteci olduğunu söyler durur. Gazetecilikle ne alakaları var ne de ne olduğunu bilmezler. İşte yerel gazetecilik, internet geliştikçe bir yandan habercilik önem kazanırken bir yandan da fikir gazeteciliği kalitesini yitirmektedir.

                Bu mesleği samimi bir şekilde yapanlar bir yana, çoğu yazılara, haberlere, röportajlara ayna tuttuğumuzda neler neler görmüyoruz ki... Aslında tüm yapılanlar okuyucuyu haberdar etme, bilgilendirme ve yaşananları olumsuz veya olumlu anlamlandırmadır. Bu meyan da gazeteci de dili en iyi şekilde kullanmanın bilincini edinirken gerçeğin peşini bırakmamalıdır.

Gazetecinin görevi arama-tarama yapması, araştırma, inceleme, haber hazırlama gibi çalışmaları ile sorumluluk edinirken, aynı zamanda tüm bu çalışmaları yapmak için okur, kendini geliştirir ve bilgilerini okuyucu ile paylaşır. Bu tür özgün çalışmalar yetenekli gazetecinin işi olmalı ve gazeteyi doyurucu hale getirmeyi kendine görev edinmelidir. Başarısı edindiği tecrübe, akilâne çalışmaları ve kendini geliştirmesi ile orantılıdır.

               Ancak son dönemlerde belgelere ulaşmak, haber hazırlama, köşe yazıları ile uğraşmalar, bilimsel çalışmalar yapılırken; akademik verileri kaynak göstermeden, yapılan alıntıları tırnak için de ve nereden aldığını belirtmeden, kendi bilgisiymiş gibi sunması meslek etiğine aykırıdır. Gazetecilik yetenek ister. Genel kültür sahibi olmak,  mesleki bilgisi yanında karakterli duruş fazlasıyla önemlidir. Ayrıca sezgi gücü, azim, şevk ve bağımsızlık arzusunu kalemiyle yeşertenler cesaret sahibi olanlardır. Onlar ki yüreklerini ortaya koymasını bilenlerdir. Bunu başaramayanlar er geç bu meydanı terk etmek zorunda kalırlar. 

              Gazeteci kendisi olmalıdır. Kendisi olabilmesi için de bilgi ve belge kaynaklarına inerek araştırma yaparak, notlarını alarak yeri ve zamanı geldiğinde onları kullanmasını bilendir. Gazeteci birilerinin gölgesinden nemalanıyorsa, internet ortamında yazının kolayına kaçıyorsa o, gazeteci kendini aldatmış olur. İktibas, intihal en büyük yetersizlik… Alıntıları belgelemeyenler yazılarının içinde o alıntıların nasıl sırıttığının farkında değildir. Habercilik, köşe yazarlığı yapmak bir marifetse yüreğindekini toplumla paylaşmak en büyük marifettir.

         Gazete de ki yanlışlık, düzensizlik ve mizanpaj yetersizliği önlenmeli okuyucu sahifeyi açtığında haz almalıdır. Özellikle yerel gazeteler bu işi hiç mi hiç önemsemiyorlar. Gazetelerde yazıları tashih edecek birileri olmalı.

 

          Ben lise sıralarında gittiğim bir matbaada çalışanlarla birlikte kurşun dökülerek yapılmış harfleri seçerek kelime, kelimeden cümleye geçerdik. Kumpasa dizdiğimiz yazılar bir tablada dizilir ve mutlaka redakte (düzelti) edilirdi.  O zaman özene bezenerek hazırladığımız yazılardaki ciddiyeti bugün yeterince göstermediklerini tahmin ediyorum.

           Asparagas haberlere gelince; gazetecilik; iftirayı, yalan-yanlış haberi, şantajı kabul etmez. Öyle çalışanları herkes tanır.  Üzerindeki o damgayı kendisi görmez, hangi leke çıkarıcıyla ovsa çıkmaz. İnsanlar ona göre değer verir. Gazetecilik insanlığa hizmettir. Dolaysıyla bu iş samimiyet ve dürüstlüğü gerektirir. Gazetecilik kimliğiyle elde ettikleri güveni ve olanakları kullanırken nezaketin kurallarını aşmamak gerekir.

           Sırası gelmişken gazetecilikte geçen bir anımı sizlerle paylaşayım. 1983 yıllarında ulusal alanda habercilik yapıyordum. Toprak reformu dolaysıyla köylülere toprak verilme düşüncesi vardı. Herkes ikamet ettiği köyde toprak verilecek diye müracaata bulunmuşlardı.  Bunu duyan ağa soklu denilen bir tarım aletiyle köylülerin evlerini yıkarak, onları köyden çıkarmaya zorluyordu. Ben de bunu haber yapmak üzere fotoğrafladım.

                   Bunu duyan ağa aramış, taramış iki gazeteci yanına alıp beş kişilik bir grupla beni arayıp buldular. Konuştuk, onlar sanıyordu ki ben bunu şantaj olarak kullanacağım. Bunun böyle olmadığını anladıklarında dostlukları, akrabalıklara ortaya koydular.

                 Kürtler de bir söz var. "Ji bona xatirê xatira, meri deri ser dinê gâvura" (hatırlar hatırı için insan gavur dinine girer.) Ben de onlara "ya ben bu haberi yaparım ya gazeteciliği terk ederim" deyince, onlar "yok, mok" dedilerse de benim gazetecilikte ki samimiyetimi test ettiklerinin farkında değildiler.  Israr ve rica beni gazete haberciliğini terk etmeye mecbur bıraktı.                                                    

O gün bu gündür ben gazete muhabirliğini bıraktım.

Gazeteci kırıcı olmamak kaydıyla gerçekleri yazmaktan kaçınmamalı. Ilımlı ve itidalli davranmalı, adaletsizliğin karşısında susmamalıdır.

             Civanmertlik, efendilik, nezaketin gereği kalemiyle dengeleri korumaya çalışmak, kadirbilirlik insanlığın olduğu kadar gazetecinin erdemindendir. Gazetecilik de düzgün ve doğru çalışmak, azimli olmak, yeteneğini en iyi şekilde kullanmak bilgin olmayı gerektirmez. Bilgi edinmek, bilgilendirmek yeterlidir.

GapHaberleri.con Köşe Yazarı: Misbah HİCRİ

misbahhicri@hotmail.com