Gençliğe hitabesinde Üstat; “Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!” diyen bir insanın milli görüşle olan alakasını göreceğiz.
Bir mükemmel şiirinde Üstat Necip Fazıl; “Ne bir harf, ne bir kelam/ Es selam, Es selam” diyerek selamın önüne hiçbir şeyin geçmesine izin vermiyordu.
Resim, MNP Milli Nizam Partisinin Ankara Selim Sırrı Tarcan kapalı spor salonunda yapılan 1. Olağan kongresinden bir kareyi göstermektedir. MNP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Yazar ve şair Üstat Necip Fazıl Kısakürek, daha sonraları Çalışma Bakanımız da olan Yazar ve şair Ahmet Tevfik Paksu, o gün elektrik ve ses cihazları işlerimizi yürüten Veysi İrdem ve diğer partili arkadaşlarımızı bir aradadırlar.
26.Ocak.1970 de kurulan MNP Milli Nizam Partisi, seçimlere girme hakkını kazanabilmesi için seçim kanununda belirtilen 6 ay içinde 40 ilde teşkilatını kurması ve ilk Olağan Kongresini yapması şartını yerine getiriyordu. Türkiye de ilk defa yeni kurulan bir partinin bu şartları yerine getirmesi çok zordur. Erbakan Hocamızın sıkı takibi neticesinde şartlar yerine getiriliyor ve MNP’nin seçime girme hakkını elde ediyordu.
BİR BAŞKANA BAĞLANMAK
Edip, şair, yazar, ressam gibi insanlar, onlardan yararlanan insanların iç ve dış âlemlerini yontar, düzeltirler. İnsanların ahlaklı, edepli, başkalarına faydalı insanlar olmalarını sağlarlar. İşin manevi yönünü ele alan Âlim, Şeyh Efendi gibi insanlar da yine bu insanların iç ve dış âlemlerini düzeltmeye çalışırlar. Başkalarına manevi yönden tesir eden bu insanlar, sonuçta dışı ve içi düzeltilmiş topluma faydalı birer insan haline gelirler.
Ve daha önemlisi bir topluma faydalı olacak olan insanları yetiştirenlerin sayısı o toplumda ne kadar fazlaysa o toplum o kadar kıymetli bir toplumdur. Peygamberimiz (s.a.v); “Allah (c.c) bir toplumdan ilmi kaldırmak isterse âlimlerin ruhunu kabzeder. Böylece toplum cehalete düşer.” Cahil bir toplum ise yalan yanlış yollara sapacağından helak olmayı hak eder.
Bir toplumda eğitilmiş ve yetiştirilmiş insanların çokluğu da kendi başına bir şey ifade etmez. Bu insanların derlenip toparlanması ve bir emirin emri altında toplanması gerekir. İşte o zaman dinimizin bizden istediği “Güçlü bir toplum” elde edilmiş olur. Bedir harbinde 313 kişi, 1.000 kişilik Müşrik ordusunu bu özelliğinden dolayı yener. 250 bin şehit verdiğimiz Yedi Düvel’e Çanakkale geçilmez kılın bu yapıdır. Çünkü kendi içinde bir ve bütün olan toplum, dışarıdan gelebilecek istilalara karşı da güçlü olur.
Bu günkü toplum yapımızı dağılmış bir tespihe benzeten şair Said Çekmegil;
İpi kopan teşbihim/ Dağılmış tane tane./ Acı ama teşbihim/ Hani nerde İmame.
Daneleri toplayın/ Hak ipine derleyin/ Bir İmame bağlayın/ Tevhit gelsin meydane” demektedir.
Buraya kadar yazdıklarım Üstat Necip Fazıl Kısakürek’i ve yetiştirdiği gençliğin, inancını tamama erdirmek için MNP’de toplanmış olduğunu sizlere göstermek içindi.
GÜÇLÜ TOPLUM DÜNYAYA HÂKİM OLUR
İşte şair, yazar, edip, Âlim, Şeyh gibi insanların yetiştirdikleri insanları organize ederek derleyip toplayan, onların bir güç olmasını sağlayan insana da Prof. Dr. Necmettin Erbakan denmektedir. Bu güç ülkemizde 5 sefer iktidar ortağı olmuş, kanunlar çıkarmış ve idari kararlar almıştır. 1974 yılında ki Kıbrıs barış harekâtı, 1975 başlatılan “Ağır Sanayi hamlesin de kurulan 500 kadar fabrika” bunun sonucudur. İlkokullardan başlayan “din ve ahlak dersleri” bunun sonucudur. İslam Birliğini sağlayacak D 8’in kurulması bunun sonucudur. Devlet dairelerinden israf ve rüşvetin kaldırılması bunun sonucudur.
Gençlerimiz ve 6 – 7 yaşlarında ki çocuklarımız, Üstadın kıvrak zekâsı ile yazdığı nesir ve şiirleri mutlaka okumalı ve ezberlemelidir. Özellikle de“İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya/ Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya. /Su iner yokuşlardan hep basamak basamak/Benimse alın yazım yokuşlarda susamak” diye başlayan “SAKARYA TÜRKÜSÜ” nü ezberlemeli ve toplantılarda okumalıdır.
Necip Fazıl Kısakürek26.Mayıs.1905yılında doğmuş ve 25 Mayıs 1983 yılında İstanbul’da ölmüştür. Tabii eserleri olan bir insanın belki cesedi ölmüştür ama bıraktığı eserler durdukça o eserlerin sahibi da hayatta bizlerle birlikte olacaktır. Yeter ki bizler edip, alim ve şairlerin eserlerinden yararlanabilelim.