Medya en güçlü silah (2)      
 
İlk insan Adem (a.s) dan bu yana insanlar; kendi fikirlerini başkalarına ulaştırmak, onların da aynı fikirleri taşımalarını sağlamak, böylece kendi taraftarlarının sayısını artırarak toplum içinde güçlenmek istemişlerdir. Zira ilk insan Hz. Âdem (a.s) bir Peygamberdir ve Allah’ın emir ve yasaklarını önce kendi çocukları, sonra onların çocukları ve diğer kuşaklara iletmekle mükelleftir.
Hz. Âdem’in çocukları Habil ve Kabildir. Habil, babasının yolunun yolcusu olduğu halde Kabil, hem ibadetlerini eksik yapmasından ve hem de kurbanı Allah katında kabul edilmediğinden kardeşini kıskanarak ve onu öldürmüştür. Böylece de Batıl (yanlış yolun) temsilcisi durumuna düşmüştür.
İşte o günden bu yana insanlar ya hak tarafında veya batıl tarafta yer almışlardır. Kıyamete kadar da bu süreç devam edecektir. Hak tarafındakiler için iş kolaydır. Aklın ve mantığın kabul edeceği delillerle insanlara hakkı kabul ettirmek her zaman mümkündür. Fakat Batıl taraftakiler, kendilerine ve yaptıkları yanlışlara taraftar kazanmak için onlara ulaşabilmeleri lazımdır.  Ellerine geçirdikleri her imkânı kendi fikirlerini yaymak ve toplumu fikri narkoz altın alarak uyuşturmak, böylece kendi yanlarına çekmeye çalışmak isteyeceklerdir. İnsanları kendi yanlarına çekebilmek için onların takip ettikleri yolun adına “şartlandırma metodu” denmektedir.
Genellikle bir haberi veya bir yorumu medyadan öğrenen bir insanın, o haberi kendi imkânlarıyla araştırması ve doğrusu neyse onu bulması ve ona inanması mümkün değildir. Ayrıca bu yanlış haberi birden fazla medya organı aynı anda kullanıyorsa, artık o haber “günün gündemi” olmakta ve herkes o haberle ilgilenmek durumunda kalmaktadır.
İlk insandan günümüze fikir ve inançlardan biri, insanları yanına çekebilmek için birçok vasıta kullanmışlardır. Bu vasıtalara zamanımızda MEDYA denmektedir.
Medya, bir fikrin, bir isteğin veya bir olayın, bir anda insan topluluklarına ulaşmasını sağlayan vasıtalara verilen isimdir.
Peygamberler taşıdıkları misyonları gereği, Cenab-ı Hakkın kendilerine verdiği harikulade (olağan üstü) olaylara yön verebilme kabiliyetleri sayesinde, onlar da insanlara yön vermiş ve bulundukları toplumları hakkın tarafına yönlendirmişlerdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de, insanlara fikirleri ulaştırabilmek, onları aynı pota içinde yoğurmak ve Batıl zihniyetler üzerine galebe gelmek için yine medyadan yararlanmıştır. (bu konu ileride açıklanacaktır)
 
GÜNÜMÜZDE MEDYA
    
Evangelistleri, ABD medyası kurmuş ve tanıtmıştır. Onların 90 milyonu bulmalarını, ABD Başkanlarının devamlı olarak Evangelistlerden gelmesini sağlamıştır.Böylece Siyon yıldızı, Hıristiyanları kendi emelleri için çalıştırmaktadır.
20 ve 21. Asırda medyayı, parayı ve bunlara bağlı olarak insan gücünü eline geçiren “ırkçı emperyalizm, diğer adıyla Siyonizm” sahip olduğu bu güçlerle dünya yüzeyinde eline geçirmediği ülke kalmamış gibidir. Önce ABD’de varlığını ve hegemonyasını güçlendiren bu güçler, ABD yönetimine kendi işbirlikçi adamlarıyla sahip olmuş, sonra bu gücü kullanarak bütün dünya üzerinde söz sahibi olmuşlardır.
1900’lü yıllarda faizi bir “dünya gerçeği” olarak ABD’de oturtmak isteyen Irkçı emperyalizm, Katolikliğin ve Ortodoksluğun faize karşı olduklarını görünce, elinde ki medya gücünü de kullanarak faize karşı olmayan bir mezhebin kurulmasını ve doğmasını sağlamış, bu mezhebi kiliseleriyle, papaz okullarıyla donatarak Protestanlığı doğurmuştur.
Protestanlığın kendisi için yeterli olmadığını gören “Irkçı emperyalizm” bu sefer yine medya, para ve insan gücünü kullanarak, Yahudi emellerine hizmeti birinci sırada tutan “Evangelizm”  mezhebini kurmuş ve bu mezhebin bütün ABD’de yayılmasını, geliştirilmesini ve Amerikalıların bu mezhepte yer almalarını sağlamak için yine medyayı kullanmıştır. 
Şurası bir gerçektir ki bu gün ABD’ye başkan seçilecek bir insanın mutlaka Evangelist mezhebinde olması ve bunlar henüz başkan adayları iken İsrail’e giderek ağlama duvarı önünde başındaki kippası ile dualar okuması şarttır. Bir başka ifade ile Evangelist olmayan kimse ABD’ ye başkan seçilememektedir.
ABD’nin önde gelen (reytingi yüksek televizyonları, trajı yüksek gazete ve dergileri) bütün medya kuruluşları, ABD’de ve dünyada bugün insanlığın yaşadığı sömürü, zulüm ve ahlaksızlık rejiminin kurulmasında en büyük pay sahibidirler.