Alparslan Kuytul Hoca Efendi diye biz zatı duymuşsunuzdur. Bu arkadaşımızın konuşmalarını anlatan birçok videosu var. Bu videolarda kendisine bir soru sorulur o da bu sorulara cevap verir. Bu sorular genellikle de siyasi konularda olur. Bu Hoca Efendi bir konuşmasında Prof. Dr. Necmettin Erbakan 'ı hayırlarla yad ettikten sonra onun yaptığının metot farklılığı olduğunu söylüyor ve Peygamberimiz önce insanları yetiştirdi, işin başına gelmeyi düşünmedi, diyor.

Devlet üçgeninin, tabandan tavana doğru olmasını, tepeden tabana doğru olmaması  gerektiğini söylüyor.

Bu tez 1969 yılında önümüze atılan bir tez idi.

Erbakan Hocamız bunlara yani "Seni başımıza reis yapalım, sana zenginlikler verelim, seni en güzel kızımızla evlendirelim" diyen Müşriklerin bu tekliflerine karşılık "Bizim putlarımıza dokunma" dediklerinde, onlara: "Bir elime güneşi, diğer elime ayı verseniz, ben bu davadan vazgeçmem, dediğini söylerdi.

Peygamberimizin kabul etmediği onlara baş olmak değil putları red etmek şartıdır, derdi. Ve aynı Peygamber daha sonra ordusuyla gelerek Mekke ye de baş oldu ve Mekke’nin kanunlarını hak üzerine kendisi koydu.

Kuytul Hoca Efendi, iktidara gelmenin aynı zamanda insanları yetiştirmek ve değiştirmek olduğunu bilmiyor, demek ki... Hiç kimse fikirlerine inanmadığı bir partiye oy vermez. Çünkü oy vermek inancın ve kanaatin bir izharıdır.

Zannediyor ki "Ben iktidara gelmek istiyorum" diyeni hop iktidara taşıyorlar. Bunun böyle olmadığını def'aatle gördük.

Erbakan Hoca; “Milli Görüş, Adil düzen, Önce ahlak ve maneviyat, Ağır sanayi sloganları için çıktığı zaman. Hukuk üzerinde oynayarak, siyasi tuzaklar kurarak ve askeri devreye sokarak 4 partisi kapatıldı.

İkincisi, Peygamberimizin Medine de kurduğu ordu ile Bedir harbi başta olmak üzere birçok harp yaptığını biliyor da ordusuz bir iş yapılmayacağını bilmezlikten geliyor.

Bu gün inanan insanların bir araya gelerek kurdukları disiplinli bir teşkilata ordu denmiyor da parti deniyorsa yani teşkilatın adının değil gayesinin önemli olduğunu söyleyemiyor

Üçüncüsü Müslümanların yapması gereken cihat farzı öyle bir farz ki tek başına yapılamıyor. Mutlaka bir ordu içinde yapılıyor.

Namazın edasının farzları gibi cihadın, edasının farzları da vardır ve edasının farzlarından biri yapılmazsa cihat edilmiş olmaz. Bunlardan hepimizin de bildiği bir kaçı; "emre itaat, bu uğurda mal vermek, gerekirse can vermek..." Bunlar bir ordu içinde çalışmakla mümkün olabilen şstlardır.

Ben sadece tenkit edeyim, sonra her şey inandığım gibi olsun kolaycılığı İslam’da yoktur. Senin istediğin "Adil düzeni" yine ancak sen kurabilirsin. Başkası senin düzenini sen istiyorsun diye kurmaz, kuramaz.

Terleyeceksin Hoca Efendi, terleyeceksin, sen de bir ordunun bünyesinde cihat edeceksin. Yoksa bu farzı eda etmemiş "bey cihat" durumuna düşersin. Yani yarın Allah’ın huzuruna cihat etmemiş bir insan olarak çıkarsın.

Son teklifim "Saff suresi 10 ve 11. Ayetleri iyice okuyup üzerinde tefekkür etmelisin.

Selam ve muhabbetlerimle...

 

Nevzat Laleli

Kur'an Kursları Federasyonu e. Genel Başkanı