Kur’an kursları Federasyonu kuruluşu

Alî Osmanlı (devleti) döneminde ülkede (bütün dünyaya yayılmıştı) tek bir kur’an kursu bile yoktu. Çünkü subyan mektepleri (anaokulları) olsun, Mekteb-i idadiler (ilkokullar) olsun hepsinde Kur’an dersleri, ahlak dersleri mecburi dersler arasında idi.

Ne zaman ki Osmanlı dış müdahalelerle ve içerideki iş birlikçiler eliyle yıkıldı işte o zaman milletin ekonomisinden eğitimine, ahlakından hukukuna, kıyafetinden gıdasına kadar her şey değiştirildi.

Milletin % 90’ı Müslüman olmasına rağmen kendi evladına kendi dinini ve onun kitabını öğretemez oldu.

Bu ihtiyaçtan dolayı 1946 dan sonra büyük fedakârlıklar gösteren birçok isimsiz kahraman ve özellikle de Süleyman Tunahan hazretleri dağ başlarında mağaralar içinde çocuklara Kur’an dersleri vermeye başladılar.

1950 sonra yumuşayan siyasi hava sayesinde Kur’an kursları ülkenin her yerinde kurulmaya başlandı. Bu arada ilkokuldan sonra gidilen İmam Hatip Okulları da açılmaya başlanmıştı.

Süleyman Tunahan hazretlerinin vefatından sonra kur’an kursları ülke genelinde sayıları artarak devam etse de ilk ihlası görmek mümkün olmadı. Bunlar dini tedrisat yaptıkları halde, “Mü’minin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir (Hadis-i Şerif)” diye emrederken, onlar kendi içine kapanık bir çalışma sergilediler ve topluma değil kendi cemaatlarına adam yetiştirdiler.

SİYASETTE MANEVİ HAMLE

Yıl 1973’e gelindiğinde bir büyük siyasi aksiyon gösteren MSP Milli Selamet Partisi 48 milletvekili ve 3 Senatör çıkararak TBMM’ne girdi. 1974 yılında da CHP-MSP hükümeti koalisyon olarak kuruldu. Hükümetin MSP kanadı koalisyon kurulurken CHP ile yaptığı protokole bağlı kaldı ve bu protokol maddelerini olmazsa olmaz diyerek uygulamaya koydu.

CHP-MSP Hükümetinin manevi sahada yaptıklarını biraz hatırlayacak olursak;

- Bütün okullara ilk defa din ve ahlak dersleri koydu.

- O güne kadar 30 İHO varken o yıl açılan İHO’ları ile bu sayı birden 300’e çıktı.

- 3000 yeni kur’an kursu açıldı ve bunlara kadrolar veridi.

- Kur’an kurslarından yetişenlere din görevlisi olma hakkı getirildi.

- İHO’ndan sonra din eğitiminin tamamlanması için ilk defa Yüksek İslam Enstitüleri açıldı.

- İHO mezunlarının memur olması, başka yüksekokullara gidebilmelerinin kapısı açıldı.

- Müslüman ülkelerde okuyarak mezun olan kişilerin muadeletleri tanınmadığı için resmi hiç bir iş yapamıyorlardı. Onlara muadelet imkânları getirildi.

- Öğrencilere kılık kıyafet serbestisi getirildi.

- Dini eğitim ve öğretim ilk defa Beş yıllık kalkınma planlarına dâhil edildi ve devlet tarafından adım adım takip edilmeye başlandı.

- MSP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, MSP milletvekilleri ve MSP idarecileri ülkenin her yerinde ahlakın ve maneviyatın üstünlüğünden, eğer mutluluk isteniyorsa mutlaka din ve ahlaka önem verilmesinden bahsetmeye başladılar. Hatta bu konuşmalar seyyar teyplerle ülkenin her yerine ulaştırılmaktaydı.

YAHUDİ RAHATSIZ OLUYOR

CHP-MSP koalisyon Hükümeti sadece din ve ahlak sahasında değil ekonomik sahada, iç ve dış politikada, sanayi ve teknoloji sahasında büyük ve cesur adımlar atmıştı.

Mesela 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış harekâtı ile Kıbrıs’ın kuzeyi Rum EOKA’sından ve Yunan ENOSİS’inden koparılıp alınmıştı.

Bununla da kalınmadı toplam 325 adet Ağır Sanayi fabrikalarının da temelleri atılmaya başlanmış bir kısmı üretime geçmişti bile.

Kıbrıs harekâtımıza karşılık ABD’nin bize ambargo koyması, Fantom uçaklarının lastiklerini vermemesi üzerine Adana İncirlik üssü kapatılmış, ABD’nin baskısı ile durdurulan ilaç hammaddesi Haşhaş ekimi serbest bırakılmış ve hatta Afyon/Bolvadin/Dişli kasabasına haşhaş işleyecek alkoloid fabrikası kurulmuştu.

İç ve dış mihrakların ihanetleri ile ülkemizi çökertmek isteyen Yahudi, MSP’nin ülkenin güçlendirilmesine ait bu çalışmalarına hiç ama hiç memnun olmadı. “Ne oluyordu Türkiye de... Kim veya kimler çıkarıyordu bu ülkeyi Yahudi kontrolünden?”

Bu çalışmaları durdurabilmek için planlar hazırlamaya, kendi kontrolündeki iş birlikçilere ve medyaya emirler vermeye başladılar.

Erbakan Hocamızın tabiriyle; “1977 yılı başında ülkemize gelen bir ABD üst yetkilisi, sabah kahvaltısını Ecevit’le, öğle yemeğini Demirel’le yedi ve ülkesine döndü. Ama o gider gitmez bizim iki büyük partimizin lideri “Erken seçim, erken seçim...” diye dillendirmeye başladılar.”

Bu iki partinin TBMM’sinde sandalye sayıları da fazla olduğundan 1977 yılının Haziran ayında (6.Haziran.1977) ülkeyi erken seçime götürecek kanunu çıkardılar.

AP ve CHP’nin bu aksiyonun altında hiç şüphesiz MSP’nin eritilmesi ve meclis dışına atılması arzusunun yattığı açıktır.

1977 RAMAZANDA SEÇİM

Ramazan ayı içinde karnımız aç, dudaklarımız kuru bir vaziyette seçimlere katıldık. Hocamızın kurduğu güçlü bir teşkilat yapısıyla MSP ülkenin her yerinde seçimlere katıldı.

Ben de bu seçimlerde MSP’nin Ankara milletvekili adayı olarak hak davada çalışmalara katıldım. Seçimlerde karşılaştığım en büyük engel hangi köye gitsek karşımıza; “MSP kur’an kursu kapattı” ithamıyla karşılaşmamız oluyordu.

Biz gerçeğin öyle olmadığını bilakis MSP’nin kur’an kursu açtığını söylüyor yazımızın başında belirtmeye çalıştığım diğer manevi çalışmalarımızı anlatıyorduk. Ancak bu menfi muhalefet muhalefet o kadar fazlaydı ki birine cevap versek birine laf yetiştiremiyorduk.

Bir de seçim kanununda yapılan bir değişiklikle “ seçmenler seçim kütüğüne yeniden yazılırlar” dendiği için aynı seçim bölgesinde oturan bir seçmen o sandıkta birden fazla oy kullanma hakkına sahip olmuştu.

Bunu seçim kütüklerini inceleyerek tespit etmiş ve Hocamızın yaptığı bir basın toplantısında kendisine mükerrer yazılan seçmen listelerini vermiştim.

Seçimlerde MSP’nin 48 milletvekili 24’e düşmüş, Yahudi büyük ölçüde emeline kavuşmuştu.

Nevzat Laleli

Kur’an kursları Federasyonu

E. Genel Başkanı