Osmanlı yıkıldıktan sonra çocuklarımıza dinini ve ahlakını öğretmek üzere ülkemizin birçok yerinde kurulan Kur’an kursları, mahallin şartları arasında sıkışmış kalmıştı. Bunların ne meddi problemleri, ne eğitim ve öğretim (müfredat, ders araçları ve kaliteli hoca) problemleri, ne de buradan yetişen gençlerin hayatın birçok sahasına yönlendirilmesi hususlarında bir çalışma yapılamıyordu. Her şey sanki kendi kaderine terkedilmiş vaziyetteydi.

Kur’an kursları Federasyonu kurulup da bunları bir çatı altında toplamaya başlayınca işin rengi ve kalitesi de değişmeye bağladı. “Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı öğrenen ve öğretendir.  (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 15)” Hadis-i Şerifi doğrultusunda çalışmalarımız hızla sürdürmekteydi.

3 Kur’an kursu derneğiyle kurulan federasyon 1 sene 3 ay içinde 130 Kur’an kursu derneğini bünyesine toplamış, geniş halk kitlesiyle temasa geçmişti.

Milli Görüş’ün 1969 da ortaya yeniden çıkmasıyla beraber bizim üzerinde ısrarla durduğumuz bir çalışmamızdan biri, bağlı teşkilatların “aylık şura toplantılarıdır.” Buna paralel olarak da Genel merkezimizin (Genel Başkan ve diğer yetkililerle) iştirakiyle ülkemizin değişik bölgelerde yaptığımız “Bölge toplantıları” dır.

8.Kur'an Kursları Bölge toplantısı

Kur’an kursları Federasyonumuzun Balıkesir de yaptığı bir Bölge toplantımızda, elinde mikrofon konuşan o günkü Balıkesir Müftüsü Nurullah Soyak Hocamızdır.

KUR’AN-I KERİM OKUMA YARIŞMASI

Aylık şura toplantımızın birinde arkadaşlarımızdan birisi ortaya bir teklif attı. “Biz mademki Kur’an kursları federasyonuyuz. Bünyemizde bu kadar Kur’an kursu var. Henüz bünyemize girmemiş belki binlerce Kur’an kursu var. Burada okuyan kız ve erkek çocuklarımız var. Niçin bunlarla bir (Kur’an-ı Kerim okuması yarışması) tertiplemiyoruz?” Teklif uygun bulundu ve hemen yarışmanın ön çalışmalarına başlandı.

Bizim bu çalışmamızı birçok ilim adamı ve teşkilat mensubuna dillendirdik. Bunlardan biri de merhum Prof. Dr. Esat Coşan Hocamız idi.

Esat Coşan Hocamız henüz Profesör olmadan, 1970 yılında ben Mühendislik öğrenimi yaparken bizim Hümaniter (Türkçe, edebiyat) derslerimize giren hocamızdı. Kendisi ile de çok sıcak bir ilişkimiz vardı.

Biz Kur’an kursları federasyonunu kurup da “Kur’an-ı Kerim okuma yarışması” tertipleyeceğimizi kendisine de söyleyince, bize; “Nevzat. Bu yarışmayı Kur’an-ı Kerimi güzel okuma yarışması olarak yapmayın. Çünkü İslam ülkelerinde hemen herkes Kur’an-ı Kerimi güzel okuma yarışması yapıyor. Sizin yarışmanız farklı olsun” dedi ve bize yarışmanın yapılacağı üç dal sıraladı.

“Yarışmanın birinci dalında Ülkemizin en küçük hafızını bulalım. İkinci dalında ülkemizde en kısa zamanda hafızlığını tamamlamış hafızını bulalım ve üçüncü dalında ise ülkemizde en geç yaşta hafızlığa başlayan ama hafız olan insanı bulalım ve onlara Kur’an-ı Kerim okutturalım, hediye ve ödüllerini verelim” dedi. Bu teklifler çok beğendik ve çalışmalarımızı bu yöne teksif ettik.

YENİ DEVİR GAZETESİNDEN DESTEK

Medya zamanımızın en büyük gücünü oluşturmaktadır. Medyayı kim elinde tutuyorsa o ülkenin idaresi de yine onun eline geçmektedir. (2018 de yazdığım EN GÜÇLÜ SİLAH MEDYA kitabımı okuyunuz)

Kur’an-ı Kerim yarışmamızda da bize destek Milli Gazete’nin kardeşi olan Yeni Devir Gazetesinden geldi. Yarışmanın ilanı,  özelliklerini yukarıda belirttiğim hafızların aranması bulunması, onların yarışmamıza katılmaları, yarışmanın duyurulması, dereceye giren hafızların ilan edilmesi, ödüllerin dağıtılması konularında bizimle bire bir çalıştı. Allah kendilerinden razı olsun.

Yarışmayı Federasyonun merkezi olan Konya da ve bir Osmanlı mimarisine sahip meşhur Kapu camisinde yaptık.

O zamanki Konya Müftümüz İsmet Hocamızda yanımda idi. Bu esnada kamera çekimleri yapılıyordu. Ben Hocamız endişelenmesin diye “Hocam, kameralar bizimdir. Burada ki havayı ülkemize ve Almanya başta olmak üzere bütün Avrupa’ya taşıyacağız” dedim.  O da bana; “Başkanım, keşke Almanya’da ki İslami havayı buraya getirebilseniz” demişti.

O günün şartlarında en küçük yaşta hafız olan kardeşimiz yaşı 9 du, en kısa zamanda hafızlığını tamamlayan kardeşimiz 9 ay da hafız olmuştu ve en geç yaşta yani emekli memur olduktan sonra 60 yaşından sonra hafızlığı başlayan İstanbul/Kartal’dan Naci Kazan kardeşimiz olmuştu.

Böylece toplumun kafasında yer eden üç yanlış bahaneyi düzeltiyorduk.

Bu bahaneler; “Benim oğlumun yaşı henüz küçük, bu kalın kitabı (Kur’an-ı Kerimi) nasıl ezberleyelim ve artık yaşım 60 kafam da almıyor” dir.

Nevzat Laleli

Kur’an Kursları Federasyonu

e. Genel Başkanı