Nevzat Laleli

Geçenlerde bir Hoca efendiye giderek; “İsraf nedir? Hocam…” diye bir sordum. Bana kestirmeden (kısa yoldan) cevap verdi.

  • İsraf, haramdır. Yani Allah’ın (c.c) yasaklarından biridir.

Kur’an-ı Kerime baktım. Allah (c.c) “Yiyin, için. Fakat israf etmeyin. Zira Allah,

israf edenleri sevmez” diye bir ayetle karşılaştım.

            Soruyu bir kere de sizinle gözden geçirelim istiyorum.

Evet, israf nedir? Nerede başlar ve nerede biter?

Genel tarifiyle israf, bir başkasının tüketmesi gereken bir şeyi tüketerek, onun kullanımını sınırlandırmak demektir. Çünkü bütün kaynaklar sınırlıdır, sonsuz değildir. Bir takım insanlar bu kaynakları “har vurup harman savururlarsa…” o toplumda bazı insanlar bu kaynaktan yeteri kadar faydalanamayacak, demektir. Bu ise bir büyük haksızlıktır.

İsrafın tersi, tasarruftur. Tutumlu olmaktır. Tutumlu olmak, bir ihtiyacımızı giderirken kullandığımız şeyi asgari (en az) şekilde tüketmektir.

Mesela banyo yaparken suyu, mümkün olduğu kadar en azı ile kullanmaktır. “Bu suyun parasını ben veriyorum, istediğim kadar kullanırım” demek, daha işin başında israf yapacağımızın sinyalini veriyoruz demektir.

İsrafta asıl olan paranın kimin tarafından ödendiği değil, yapılan harcamanın yeterinden fazla yapılıp yapılmadığıdır. İşte, Allah sevmediği de budur.

BAZI İSRAF ŞEKİLLERİ

Nerelerde israf yapılır? Bu iyi bilinirse, israfın önüne geçilmiş olunur.

Her an her yerde kullandığımız su, elektrik, doğalgaz, kömür, odun gibi maddeler…

Ekmek, yemek, sebze ve meyveler gibi yiyecek maddeleri, ayakkabı, elbise gibi giyecek malzemeleri…

Bu gün ülkemizde yarım bırakılarak çöpe giden ekmeğin yıllık olarak, milyon ton civarına ulaştığını biliyor musunuz?

Zaman israfı… Zaman israfı… Zaman israfı…

Adama soruyorsun, burada ne yapıyorsunuz? Adam cevap veriyor.

  • Zaman harcıyorum veya zaman öldürüyorum(!)
  • Kardeşim, herkese bir sayılı zaman verilmiştir. Yani bir gün bu ömür tükenecek.

Sen bu zamanı her zaman yanında bulamayabilirsin. Gel, zaman elindeyken bunu israf etme…” diyorsun. Fakat heyhat…

 Televizyon ekranları başında ve bilgisayar önünde oyun oynarken harcanan zamanı, faydalı işlere harcasak, inanın bu ülke en ileri ülkeler seviyesine yükselecektir.

Genel bir sıralama ile ömür, israf ediliyor. Gençlik israf ediliyor, sıhhat israf ediliyor, nefes israf ediliyor ve mal israf ediliyor.

SAHABE NASIL DAVRANIRDI

Yukarıya aldığım ayeti Kerime inzal olunca Sahabe-i Kiram (Peygamberimizin arkadaşları), her işlerinde o kadar tasarruf a uydular ki, siz bu kadarcık bir mal veya malzeme ile ihtiyaçlarınızı nasıl karşıladınız, diye hayret etmekten kendinizi alamazdınız.

Çünkü onların bütün dertleri, kendilerini Allah’a sevdirebilmek, onun rızasını kazanabilmek ve onun, kendileri için hazırladığı “genişliği yerler ve gökler kadar olan Cennet’te girebilmekti.

Fıkıh (İslam hukuku) kitaplarımıza kadar girmiş bir uygulama şu şekildedir.

“Eğer abdestinizi deniz kenarında alıyorsanız, orada bile suyu israf etmeyecek ve tasarruflu kullanacaksınız”

Çünkü israftan kaçınmak ve tasarrufla hareket edebilmek aslında bir eğitimdir, bir terbiyedir. Bu eğitim, çocukken ve sofradaki ekmek kırıntılarını toplamak suretiyle başlatılır. Diğer uygulamalarla devam ettirilir.

Bu gün zamanımızda kalabalık iş yerlerinde bazı muslukların önüne yazılan, “Suyu israf etmeyiniz. Abdestinizi ibrikten alır gibi alınız” ifadesi boşuna değildir.

Zaman israfının önlenebilmesinin tek yolu, “Kendiniz için bir takım hayırlı işler planlayıp, sonra bunu program haline getirmenizle mümkün olur. Pek tabiidir ki bu programı ne kendiniz ve ne de başkasına bozdurtmamanız gerekir.

Çünkü atalarımız; “Vakit (zaman) nakittir (paradır) demişlerdir.

İşi biraz daha ince eleyip sık dokuduklarında da israfı;

“Vakit, nakitten daha kıymetlidir.

Vakitle nakdi bulabilirsiniz de, nakitle vakti bulamazsınız” demişlerdir. Yani zaman harcayarak para kazanabilirsiniz de para harcayarak zamanı bulamazsınız.

O zaman bize düşen şey ihtiyaçlarımızı giderirken kullandığımız bütün madde ve malzemeleri en ideal bir şekilde tüketmek, israftan koruduğumuz şeyleri ise başkalarının kullanımına bırakmaktır. Tabii bu arada “Allah’ın sevgisini de kazanmaktır”