Rojava’da meydana gelen gelişmelerin ortaya çıkardığı sonuçlar ve yarattığı etkilerden dolayı çevre ülkeler, IŞİD’in zulmüne ve Kobanê saldırısına kendi stratejik hedefleri açısından bakmaktadırlar. Dolayısıyla Suriye krizinde kendini müdahil gören bazı devletler, YPG’nin Girê Spî(Telabyad)’yi ele geçirmesine bölgesel çıkarları üzerinde oluşturduğu risklere göre tepki gösterdiler. Buna göre Telabyad’ın YPG kontrolüne geçmesinden en çok rahatsız olan çevreler; Türkiye-Suudi Arabistan-Katar (TAK) koalisyonu ve IŞİD oldu. Telabyad’ın IŞİD’in nefes borusu olması, yani Türkiye üzerinden gelen yardımın ‘hilafet başkenti’ olarak görülen Rakka’ya kadar ulaştırıldığı bir gümrük kapısı işlevi görmesinden dolayı IŞİD destekçilerinin hezeyanları bir ölçüde anlaşılabiliyor. Çünkü daha yakın zamanda Suriye’nin batısında yer alan Atma kampından çete üyelerinin Türkiye üzerinden Akçakale’ye, oradan da sınırın öte tarafına nasıl geçirildiğini çeşitli basın organlarında okuduk. Buna karşılık YPG’nin Telabyad başarısı, PYD’ye dünya çapında bir prestij kazandırmış ve IŞİD için sonun başlangıcı yorumları yapılmıştır.

 

‘Bölgenin Ağası’ kim olacak?

 

Suriye ve Irak’ta esas olarak “bölgenin ağası” kim olacak savaşı yaşanıyor. Burada; sahada ve masada olmak üzere iki aktör ön plana çıkıyor. Ortadoğu sahasında bugün özellikle İran (Şii cephe) ve Türkiye (Sünni cephe)’nin mevzi kazanarak manevra kabiliyetini geliştirme çabası içinde olduklarını görüyoruz. Karar tayin edici ve belirleyici olarak da Ortadoğu’da ABD ve Rusya gibi devletler göze çarpmaktadır. Esasında Suriye krizinin bu kadar uzamasının nedeni de masadaki aktörlerin bölge konusunda anlaşamamaları, bu konuda bir karara varamamalarıdır. Dolayısıyla Suriye meselesinde “Esad’lı çözüm”, “Esad’sız çözüm”, “Silahlı çözüm” ve “Siyasi çözüm” gibi seçenekler masada duruyor. Bu konuda 2012 Haziran’ında Suriye muhalefetinin de katıldığı Cenevre zirvesinde ibre siyasi çözümden yana olmuştu. Daha sonraki görüşmelerde de Suriye halkının karar vereceği bir geçiş sürecinden bahsedilmiş ama farklı aktörlerin “Esad alerjisi”nden dolayı sorun katlanarak devam etmişti. Siyasi çözüm üretememe o günden bu güne geride yüz binlerce insanın ölmesine, milyonlarca insanın da mülteci konumuna düşmesine neden oldu.

 

Stratejik alan: “Kobanê-Efrin arası

 

Bugün de Rusya, müttefiki Esad’ın da içinde yer alacağı bir siyasal geçiş sürecini kabul ederken ABD ise Esad’ın Suriye’de tüm meşruiyetini yitirdiğini düşünüyor. Buna rağmen sahadaki aktörler ve diğer ülkelerin inadı bırakması durumunda ABD’nin Esad’lı bir çözümü deneyebileceği söylenebilir. Çünkü aksi takdirde Suriye krizinin nerede ve ne zaman biteceğini hiç kimse öngöremiyor. Dolayısıyla bu kısırdöngü Suriye meselesiyle ilgili tüm çevrelerde bıktırıcı etki yaratırken her gün biraz daha büyüyen radikal örgütlerin namluyu kendilerine çevirmeyeceklerinin garantisi yok. Sanırım bunun en ibret verici örneği de El Kaide ve IŞİD’tir. Özellikle ABD’nin bunu anladığını görüyoruz. Ama Suudi Arabistan-Katar ve Türkiye gibi “Sünni blok” kendi dış politikalarına artı kazandırmak için başta El Kaideci Nusra olmak üzere birçok örgüte açıktan veya gizli destek sunuyorlar. Hatta bunun sonucunda Halep ve İdlib’te rejim güçlerine karşı kazanımlar elde ettiklerini söyleyebiliriz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte eğit-donat projesi ve güvenli bölge oluşturma, Esad rejimine yönelik kapsamlı operasyonların Kobanê-Efrin arasındaki bölge üzerinde başlayabileceğini de söyleyebiliriz. Bu sebeple de Kobanê-Efrin kantonlarının birleştirilmesi yönünde bir operasyonun konuşulması bile Türkiye’yi tedirgin ediyor, edecektir.

 

IŞİD’i Rojava’ya bela etme

 

Bu dengeler dahilinde düşünüldüğünde Burkan El Fırat’ın da desteğiyle PYD’nin silahlı kanadı YPG-YPJ güçlerinin Türkiye sınırı boyunca elde ettiği başarılarının TAK koalisyonunun desteklediği örgütlere yardımların ulaştırıldığı bölgeleri içermesi yeni çatışma riskleri doğuruyor. Burada belirtmek gerekir ki her ne kadar söylemde IŞİD, terör örgütü olarak görülse de arka planda IŞİD, YPG’yi geriletici-oyalayıcı bir örgüt olarak değerlendiriliyor. PYD’yi sürekli rejimle işbirliği yapmakla itham eden TAK koalisyonu, YPG’yi IŞİD’in başına bela ederek stratejik hedeflerini gerçekleştirmek istiyor. Hatırlarsanız 2013 yılında da El Nusra örgütü Rojava’da katliam yaptığında Türkiye’den  Nusra’ya  bir destek olduğu iddiaları dile getirilmiş ama bu  iddialar reddedilmişti. Ama bugün Nusra’nın da içinde olduğu muhalif örgütlerin özellikle Kobanê-Efrin arasındaki bölgede desteklendiğini görüyoruz. Dolayısıyla IŞİD için de süren bu örtük desteğin yakın zamanda daha da açıktan yapılacağını söyleyebiliriz. Gerçi AKP’nin yayın organları olan Yeni Şafak, Akşam, Star ve Sabah gazetelerinin attığı manşetlerle bu desteğin şimdiden açıktan yapılmaya başlandığını görüyoruz.

 

IŞİD’in Kobanê’ye saldırısı

 

Türkiye’nin PYD’den hiç haz almamasının esas nedeni, PYD’nin Türkiye sınırı boyunca kontrol alanını genişletmesinin Türkiye’nin eğit-donat ve güvenli bölge oluşturma projesini sekteye uğratacak olmasıdır. Bu sebeple de “PYD’yi kim geriletmek ister?” sorusunun cevabı, “PYD’nin etkisizleştirilmesi en çok kimin işine yarar?” sorusunun cevabında saklıdır. Bu sebeple IŞİD, dün Kobanê’ye saldırarak büyük katliam yapmasına rağmen AKP’nin havuz medyası hâlâ kinci bir dil kullanıyor. Kobanê’nin çevresinde geniş bir YPG hakimiyeti olmasına rağmen IŞİD arabalarla Mürşitpınar sınır kapısının dibine kadar nasıl gelebiliyor? Tam da Türkiye tarafındaki kameraların görüş alanına giren noktalarda patlama olması bir tezgaha mı işaret ediyor? Urfa Valiliği, IŞİD’çilerin Kobanê’nin 60 km batısında yer alan carablus’tan geldiğini söylüyor. Eğer ortada YPG’nin büyük bir zafiyeti yoksa, bu araçların Kobanê’nin en içlerine kadar girmesinin pek de olası olmadığını gösteriyor. Tam da bu noktada ibre yine Türkiye’yi gösteriyor. Çünkü IŞİD’in araçları patlattığı noktalara en yakın giriş noktası kuzeydir. Ne kadar gerçek, ne kadar güvenilir bilmiyorum ama Mürşitpınar kapısının dibindeki köyden beni arayan bir köylü, araçların gece önce askeri birliğe geldiğini ve oradan da Kobanê’ye geçtiğini aktarıyor. Israrla bu dedikleriniz doğru mu diye sorduğumda insanlar kendi gözleriyle görmüş cevabını alıyorum. Ortada insanlığın kabullenmeyeceği bir katliam var. Katliamın boyutunun daha da büyük olduğunu yerel kaynaklardan alıyorum. Bunun üzerine gidilmeli ısrarla.

 

Gaphaberleri.com/Yazar:İbrahim Genç